Bir Sızıya Açacak Güllerim VarTarih: 17-06-2003 - 01:26:35

Bir sızıya açacak güllerim var. Çok da derinde değiller hani. Çıkmaları gerektiğine biraz inansalar, gül bahçesine döneceğim rengarenk. Sızım bin değil, bir olduğunda açacaklar, hafızada yer eden kokularıyla. Şimdi sızılarımı ayıklıyorum yaydım bir tepsiye. Sızı gibi durup da sızı olmayanlar yok mu, kolaysa ayıkla pirincin taşını. Çok bulanmış, çok dolanmışlar birbirlerine. Söylemeye çalıştıkça karışan, komikleşen tekerlemeler gibiler sızılarım. Düşündükçe özlerinden uzak, düşünene tuzak oluyorlar.

Hey sana sesleniyorum koca şehir. Senin ışıkların çok diye, daha mı çok gözün var sandın. Sen hiç kendini gece izledin mi bir aynadan? Yansımanı gördün mü bir su birikintisinde? Soluğunu hissettin mi kendi nefes darlığında? Hangi ayna yeter sana kendini göstermeye? Benim ışıklarımdan bazılarını çalmış birileri, kabul. Senin ışıkların daha çok. Ama üstünüm yine de senden. Sızılarımın gölgesi vurmuş aynadaki aksime, göz göze gelebilirim küçücük bir aynada bile kendimle.

Bir sızıya açacak güllerim var. Bir yalnız kalsam açacaklar. Neden bilmem ama yalnız kalmamı bekliyorlar açmak için. Belli ki güvensizler etraftakilere. Oysa ben çiçekler gibi yapmamıştım, açmıştım içimi. Şimdi onlar açmıyorlar renklerini. Hangimiz daha akıllıyız bilinmez. Çok koklanınca kokusu mu biter çiçeklerin? Ondan mıdır bu çekinceleri?

Hey sana sesleniyorum koca şehir. Yollarından bana neler taşıyacaksın anlat. Kimleri getireceksin yarınlarıma? Kimleri alacaksın başka şehir arkadaşlarının koynuna yollamaya? Senin yolların çoktur. Gidenlerin de. Bak yine üstünüm senden. Yollarım senden azdır. Benden gidenler de. Avaz avaz bağırırım gitmesinler diye peşlerinde.

Bir sızıya açacak güllerim var. Mevsimleri şöyle bilirim; sonbahar, kış bahar, ilkbahar, yaz bahar. Zordur ilklerle sonlar. Oysa bana yaz bahar, kış bahar. Açmadılar, açmadılar... Bir öykü yazdım adlarına, dönüp de bakmadılar. Bin değil bir olmadıkça sızım geleceklerine kaçıştılar.

Hey sana sesleniyorum koca şehir. Geceyi bağlarken sabaha, beni de alıver yanına. İncik, boncuk, şeker, çikolata, artık ne kaldıysa çocukluğumdan bu yana senle gitsin sabaha. Bak yine üstünüm senden yanlış anlama bir ricada bulunduysam da. Bebeklerin, oyuncakların olmamıştır senin. Ganiyle var bende. Sadece bir anlaşma. Her gece uyumadan baktığım gökyüzünde, penceremin yanındaki ağacın yapraklarının hışırtısı nasıl duyulur ondandır merakım.
Bir sızıya açacak güllerim vardı. Açamadan solmuşlar. Dönüp baktım içime yoktular. Sana seslenmiyorum artık koca şehir. Sesim kısık...


Bu yazıyı 6760 farklı kişi okudu.


Bu Yazıyı Arkadaşına Tavsiye Et Bu Yazara Mesaj Gönder

Mine Şule GÜNER
(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ceplerimde Yer Yok
•Bir Sızıya Açacak Güllerim Var
Noktasız
YARA
Kırıntıları Kaldı Hazan Mevsiminin
ON ÜÇ
BAHARA DÖNMEYİ BEKLEYEN KIŞLAR
SAKIN AĞLAMA SÜLEYMAN